Kevser Suresi

Kevser Suresi, Allah’ın Resulullah’a (s.a.v.) verdiği nimetleri bildirdiği ve müşriklerin alaylarına karşı verdiği ilahi bir cevaptır. “Kevser” ile cennetteki eşsiz havuzunun yanı sıra, Peygamberimize bahşedilen manevi nimetler kastedilir; bu nimetlere şükür olarak da namaz ve kurban emredilir. Bu nimetler Hz. Muhammed’in nezdinde ümmetine de vaad edilmiş, karşılığında yapılması istenenler ümmete sorumluluk olarak yüklenmiştir.

Kevser Suresi Okunuşu

    Bismillahirrahmanirrahi.

  1. İnna atayna kel-kevser.
  2. Fesalli li-Rabbike venhar.
  3. İnne şanieke hüvel-ebter

Kevser Suresi Arapça Yazılışı

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ

فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ

اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ

Kevser Suresi Arapça Yazılışı

Kevser Suresi Türkçe Anlamı

    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.
  2. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
  3. Asıl sonu kesik olan, sana buğzedendir.

Kevser Suresi Konusu

Toplam 3 ayetten oluşan bu kısa sure, Allah’ın Resulullah’a (s.a.v.) verdiği sayısız hayır ve bereketi ifade eder. “Kevser” kelimesi, bolluk, çokluk ve iyilik anlamı taşır; genellikle cennetteki Kevser havuzu ya da Peygamberimize verilen manevi nimetler olarak yorumlanır. Sure, aynı zamanda müşriklerin Hz. Peygamber’in soyunun kesileceği yönündeki alaylarına cevap niteliğindedir ve asıl soyu kesilecek olanların Allah’a düşmanlık edenler olduğunu bildirir.

Kevser Suresi Nüzul

Kevser suresi, Hz. Peygamber’in oğulları Kasım ve Abdullah’ın küçük yaşta vefat etmesi üzerine müşriklerin alay etmesiyle ilişkilendirilir. Müşrikler, Hz. Peygamber’in erkek evladının hayatta kalmaması nedeniyle “ebter” (soyu kesik) diyerek onu küçümsemişlerdir. Bu duruma karşılık Allah, Kevser suresini indirerek Resulullah’a (s.a.v.) teselli vermiş ve ona Kevser gibi eşsiz bir nimet bahşettiğini müjdelemiştir.

Kevser Suresi Fazileti

Kevser suresi 3 ayetten oluşan kısa fakat ziyadesiyle derin ve öz bir anlama sahiptir. Müşrikler, Hz. Muhammed’in erkek çocuklarının ölmesi üzerine onunla soyu kesik diye alay etmişlerdir. Bunun üzerine Allah da Kevser suresini indirerek Peygamber Efendimize verdiği nimetleri hatırlatmıştır. Bu sure üzerine düşünen müminler için birçok hikmet vardır. Zira bu sureyle Allah, gerçek “kesikliğin” ve “eksikliğin” maddi bir soy meselesi olmadığını, asıl kesikliğin Allah yolundan ve nimetlerinden mahrum kalmak olduğunu göstermiştir. İkinci ayetteki “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” emri, şükür ve teslimiyetin bir ifadesidir. Bu müminlere, Allah’ın nimetlerine karşı nasıl bir tavır sergilemeleri gerektiğini öğütler.

Kevser Suresi Arapça Yazılışı

Kevser Suresi Tefsiri

Kevser kelimesi “çokluk” mânasına gelen “kesret” kökünden türemiş olup çok değerli ve çok önemli şeyleri ifade eder. Tefsirlerde kevser, “çok hayır, Kuran-ı Kerim, Kuran’la ilgili ilimler ve mümine dinî hayatında tanınan kolaylıklar, peygamberlik, makam-ı mahmud (bk. İsrâ 17/79), cennetteki bir nehir veya havuz, Hz. Peygamber’in nesli, ashabının ve ümmetinin çokluğu, duasının kabul olması, şanının yüceliği, başkasını kendine tercih etme, kalbin nuru, şefaat, mûcizeler, kelime-i tevhid, din konusundaki bilgi, beş vakit namaz, İslâm dini” gibi çeşitli anlamlarda yorumlanmıştır (bk. Taberî, XXX, 208-209; Şevkânî, V, 593). Ancak biz, bunlar içinde Şevkânî’nin de tercihi olan, “çok hayır” anlamına uygun düşen “bitip tükenmez iyilik” şeklindeki kapsamlı anlamı tercih ettik. Râzî, buradaki kevser kelimesiyle Duhâ sûresinden buraya kadar doğrudan veya dolaylı ifadelerle Cenâb-ı Hakk’ın, resulüne lutfettiği, her biri dünyalara değer nimetlerin, şan ve şeref sebeplerinin kastedildiğini belirterek dolaylı bir ifadeyle ona, “Sen de bu lütufkâr rabbine ibadet etmek ve kullarını kendileri için en iyi olan yola çağırmakla meşgul ol” buyurulduğunu söyler. Aynı müfessire göre kevser kelimesi, Allah’ın, Resûl-i Ekrem’i düşmanlarına karşı koruyup kendisine zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı yönünde müjdeler de içermektedir (daha fazla bilgi ve başka yorumlar için bk. Râzî, XXXII, 119-128).

Erkek çocuğu yaşamadığı için kendisine “sonu yok, nesli kesik” diyen müşriklerin sözlerinden dolayı üzülmüş olan Hz. Peygamber’e kevser, yani bitip tükenmez nimetler verildiği müjdelenerek üzüntüsü giderilmiş, müşriklerin bu konudaki dedikoduları reddedilmiş ve Hz. Peygamber’in şanının yüceliği gösterilmiştir.

2. âyette, kendisine pek çok hayır lütfedilmiş olan Hz. Peygamber’in bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere sadece Allah’a yönelerek namaz kılması ve O’nun rızâsı için değerli mallarından kurban kesmesi emredilmiş; bu suretle putlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silip tevhid inancını yerleştirmesi ve kesilen kurbanlar sayesinde sosyal yardımın sağlanması amaçlanmıştır.

Bilindiği gibi namaz, azdan çoğa göre arttırılarak Mekke döneminde, yaygın kanaate göre hicretten üç yıl kadar önce gerçekleşen mirac olayı sırasında farz kılınmış; kurban ibadeti ise Hz. Peygamber tarafından hicretten iki yıl sonra uygulanmaya başlanmıştır. Bu âyette geçen namazın beş vakit namaz mı, bayram namazı mı olduğu konusunda farklı tespit ve değerlendirmeler vardır. Âyetteki kurbanın da vâcip veya sünnet kurban mı yoksa nâfile de dahil mutlak kurban mı olduğu tartışmalıdır. Bize göre âyette vurgulanan husus, belli bir namaz ve kurban olmayıp bütün namaz, kurban ibadetlerinin, yalnızca Allah’a, bütün nimetlerin sahibine özgü kılınması, yalnızca rabbe ibadet edilmesidir.

“Kurban kes” diye çevirdiğimiz cümleye, “Namaz kılarken göğsün kıbleye dönük olsun, tekbirlerde ellerini göğüs hizasına kadar kaldır” mânaları da verilmiştir (Şevkânî, V, 594).

Araplar erkek çocuğu olmayan kimseyi “sonu yok, soyu kesik” gibi sıfatlarla niteler ve bu tür lakaplarla anarlardı. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber’in erkek çocukları ölünce müşrikler onu da ebter lakabıyla anmaya başlamışlar ve “Bırakın onu; o, sonu gelmeyecek, soyu kesik bir adamdır!” diyerek hakaret etmek istemişlerdir (bk. Taberî, XXX, 212). İşte 3. âyet, onların bu davranışlarını kınamakta, her ne kadar erkek çocukları bulunsa da asıl soyu kesileceklerin kendileri olduğunu haber vermektedir. Çünkü onlar kıyamete kadar lânetle anılırken Hz. Peygamber rahmetle anılmakta, ismi dünyanın her tarafında günde beş vakit ezanda Allah’ın adıyla birlikte okunmaktadır. Mekke putperestleri, olayların sadece dış yüzüne baktıkları için Hz. Peygamber’i arkasız ve güçsüz, kendilerini kalabalık ve güçlü görür ve buna dayanarak Resûl-i Ekrem’in davasının sonuçsuz kalacağından emin olduklarını söylerlerdi. Ama –Râzî’nin ifadesiyle– “Allah durumu onların aleyhine çevirdi; asıl güçlü olanın, Allah’ın destekledikleri ve güçsüz olanların da Allah’ın zillete uğrattıkları olduğunu bildirdi. Böylece kesret ve kevser (geniş topluluk ve bol nimet) Hz. Muhammed’in olurken ona düşman olanların payına da ebterlik, alçalış ve zillet düştü” (XXXII, 134). Bu ifadeler, dolaylı olarak Hz. Peygamber’in yolunu izleyen, inanç ve kararlılığını devam ettiren müminler için de bir müjdedir.

Kevser Suresi Ölüler İçin Okunur Mu?

Dinimizde, Kevser suresinin bilhassa vefat edenler için okunacağına dair bir nakil yahut bilgi bulunmuyor. Kuran-ı Kerim evvela hayatta olanlara hitap etmekte ve onların dünya ve ahiret saadetine yol göstermektedir. Kevser suresi de aynı hikmete binaen nazil olmuştur. Lakin, Kuran okumak Allah katında kıymetli bir ibadet olduğundan, vefat eden bir mümin için dua ve rahmet niyetiyle okumakta bir beis yoktur.

Efendi Derneği Aracılığı ile Su Kuyusu ve Kurban Bağışı Yapmak İçin Bizimle İletişime Geçiniz!