Yemek, insanın günlük hayatındaki en temel ihtiyaçlardan biri olmasının yanı sıra, Müslümanlar için Allah’ın (c.c.) bir lütfu olarak görülür. İslam inancında yeme içme, sadece fizyolojik ihtiyaçları karşılamak değil aynı zamanda Allah’a şükretmek anlamına da gelir. Allah’ın sunduğu bu nimetlere karşı minnettarlık göstermek, kulun Rabbine olan bağlılığının ve kulluk bilincinin en güzel tezahürlerinden biridir. Her lokma, Allah’ın kullarına bahşettiği sayısız lütuflardan biridir ve bu nedenle her nimetin bir şükür vesilesi olduğunu unutmamak gerekir.
Yemek öncesinde yapılan dua, bu nimetin Allah’tan bir lütuf olduğunu hatırlatır ve kulun, kendisine verilen bu nimetin asıl sahibinin Allah olduğunu idrak etmesini sağlar. Müminler, "Bismillah" diyerek yemeğe başlar ve bu yemeğin bereketlenmesine vesile olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yemek yerken ve yemek öncesinde Allah’a dua etmeyi ihmal etmemiş, ümmetine öğütlemiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kim Allah’ın adını anarak yemeğe başlarsa, o yemeğin bereketi olur” buyurarak Allah’ı anmanın ve O'na dua etmenin yemeğin her açıdan bereketini artırdığını vurgulamıştır.
“Elhamdülillahillezi et’amena ve sekana ve cealena minel müslimin.”
“Elhamdülillahi hamden kesiran mübareken fihi, gayra mekfiyyin, ve la müvedde’in ve la müsteğnen anhü Rabbena.”
Yemek Duası Türkçe Anlamı/h2>“Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allâh'a hamdolsun”
“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.”
بِسْمِ اللّٰهِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا مُّبَارَكًا فِيهِ غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ رَبَّنَا
“Bizi yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun.”
“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.”
Yemeğin başında ve sonunda dua etmek, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) sünnetlerinden biri olup, Müslümanlar için önemli bir ibadet şeklidir. Yemeğe başlamadan önce “Bismillah” diyerek Allah’ın adı anılır ve bu, Allah’a olan bağlılık ve teşekkürün bir ifadesidir. “Bismillah” demek, yemeğin bereketini artırır. Ayrıca, yemeğin sonunda ise Allah’a şükretmek amacıyla dua edilir.
Allah’a verilen nimetten dolayı minnettarlık duygusunu ifade eder. Yemeğin başında ve sonunda yapılan bu dualar, rızkın aslında Allah’tan olduğuna dair bir hatırlatmadır ve bu dünyadaki her nimetin O’nun lütfu olduğunu idrak etmemize yardımcı olur. Bu sünneti hayatımıza dahil etmek, sadece yemeği bereketli kılmakla kalmaz, aynı zamanda Allah’a olan bağlılık hissini güçlendirir ve kul olarak O’na olan şükrümüzü ifade eder.
İslam, her bir davranış, niyet ve amelde Allah’a yönelmeyi ve O’na kulluk etmeyi esas alır. Yediğimiz her lokma, Allah’ın bizlere sunduğu sayısız nimetlerden biridir. Bu nimetlere karşı şükür ve minnettarlık göstermek, Allah’a olan bağlılığımızı güçlendirir ve yemeğin bereketini artırır. Bu bağlamda, yemek duası, Müslümanlar için büyük bir anlam ve fazilet taşır. İslam’da yemek öncesinde ve sonrasında yapılan dualar, pek çok bereket ve hikmet içerir.
Allah Kuran-ı Kerim’de, sık sık kullarına nimetlerini hatırlatmış ve verdiği nimetlere her zaman şükretmelerini emretmiştir. “Eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artıracağım, fakat nankörlük edecek olursanız biliniz ki azabım da elbette çok şiddetlidir” ayeti, şükrün ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır. Allah’ın verdiği nimetlere şükretmek, müminin hayatında hem dünyevi hem de uhrevi açıdan büyük bir yer tutar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yemek duasının yemeğe bereket katacağını belirtmiş ve ümmetine de bu güzel davranışı öğütlemiştir. "Bismillah" diyerek başlanan ve duayla bitirilen her yemek, bereketli olur ve bu bereket aynı zamanda Allah’a olan yakınlığı da artırır.
Yemek duası, Allah’ın bizlere sunmuş olduğu nimetlere şükretmenin güzel bir ifadesidir. Bu dualar, yemeğin daha faydalı sağlıklı ve bereketli olmasına vesile olur. Yemeğe Allah’ın adını anarak başlamak, kulun O’na olan bağlılığını tazeler ve nimetin gerçek sahibinin Allah olduğunu hatırlatır. İnsan, Allah’ın nimetleri karşısındaki acizliğini ve O’na olan ihtiyacını hissederek, maneviyatını kuvvetlendirir ve böylelikle kulluk bilincini pekiştirir.